GAZİ'DE İLKYAZ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

GAZİ'DE İLKYAZ

Bu site Atilla İlkyaz'ın ''Gazi Üniversitesi - Mesleki Resim Yüksek Lisans Öğrencileri'' tarafından kurulmuştur, bir İLK'dir...
 
AnasayfaAnasayfa  PortalliPortalli  GaleriGaleri  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 JEAN DUBUFFET - "THE COFFEE GRİNDER" (KAHVE ÖĞÜTÜC

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Funda Oruç
Admin
Funda Oruç


Kadın
Mesaj Sayısı : 70
Yaş : 40
Kayıt tarihi : 05/03/07

JEAN DUBUFFET - "THE COFFEE GRİNDER" (KAHVE ÖĞÜTÜC Empty
MesajKonu: JEAN DUBUFFET - "THE COFFEE GRİNDER" (KAHVE ÖĞÜTÜC   JEAN DUBUFFET - "THE COFFEE GRİNDER" (KAHVE ÖĞÜTÜC Icon_minitime24/12/2007, 01:33

JEAN DUBUFFET ‘NİN "THE COFFEE GRİNDER” (KAHVE ÖĞÜTÜCÜSÜ ADLI ESERİNİN ANALİZİ

JEAN DUBUFFET - "THE COFFEE GRİNDER" (KAHVE ÖĞÜTÜC Morgen10

I. REAL TABAKA
Jean Dubuffet tarafından 1945’ de Fransa’da yapılan ”The Coffee Grinder” (Kahve Öğütücüsü) adlı resim 116 x 88 cm boyutlarında olup, tuval üzerine yağlıboya, sıva ve kumlu asfalt ile yapılmıştır. Amerika ‘da Metropolitan Sanat Müzesi’nde sergilenmektedir.

II. İRREAL TABAKA

1- Hareketin Oluştuğu Tabaka
Resimde ilk olarak göze çarpan açık-koyu kontrastlığının güçlü bir şekilde kullanılmasıdır. Monokrom ve açık renkte boyanan figür, monokrom ve koyu renkte boyanan zeminle tezatlık oluşturup öne çıkıyor. Kumlu asfalt ile oluşturulan dokulu zeminin üstüne yoğun bir yağlıboya ve sıva katmanı sürülerek biçimlendirilen figürün güçlü, kütlesel imajı baskın bir şekilde resme hâkim ve bütün dikkati figür üzerine çekiyor.

2- Üç Boyutluluktan Edindiğimiz Hareket
Figürde üç boyutluluk etkisi olmamakla birlikte, oturarak kahve öğüten bir kadının betimlendiği anlaşılıyor. Kollarının yarım daire şeklinde verev ve hareketli duruşu ile bacaklarının dikey ve sabit görüntüsü karşıtlık oluşturup resme hareket kazandırıyor

3- Bu Hareketteki Canlılık
Resim, biçim ve renk karmaşasından uzak, son derece yalın bir anlatımla konuya odaklanıyor ve sadece anlatmak istediğini görünür kılıyor. Saçlarının iki yandan bağlanmasıyla çocuksu izlenimi veren, oturarak kahve öğüten tombul kadın figürü alışıla geldik “güzel” imajından uzak oluşuyla çarpıcı bir etkiye sahip. Resmedilen kadın ve yaptığı iş önemsiz, sıradan ve gündelik hayatta dikkat çekmeyecek silik özelliklerde olmasıyla düşündürücü özelliğe sahip. Resmin konusu ve kullanılan figürün biçimi ‘güzel nedir?’ sorusunu akla getiriyor.

“Dubuffet'nin güzellik anlayışı ise ‘Güzelliği algılamanın tamamen kişisel ve içsel bir yolculuk olduğu’ dur. Zaten iki kişinin aynı anda aynı şeye güzel demesi de nadir rastlanan bir durum olduğu için aslında 'güzel' diye bir şey de yok. Alışılagelen sanat, sanat tarihi, sanatçı, güzellik gibi kavramları, çok inandırıcı biçimde yerle bir eden ya da en azından yeniden yaratan Dubuffet'nin tüm söyledikleri anti-sosyalliğe duyulan yakınlığın göstergeleridir. “ 1

4- Hareketin Canlılığındaki Ruhi Tabaka
Oturarak kahve öğüten kadın incelendiğinde , dikkatini yaptığı işe odaklamış, dalgın bir ifade yakalanır. Figür ne mutludur ne de mutsuzdur, çok isteyerek olmasa da elindeki işle meşguldür. “İnsana 'ne kadar güzel' dedirten şey, arzuların uyarılmasından başka bir şey değil, arzular da öyle sonsuza kadar uyarılmış olarak kalmıyor. Arzunun nesnesi durmadan değişiyor, zaten iki kişinin aynı Toplumun marjinal karakterleri, akıl hastaları, hapishanedekiler ve çocuklar gibi bıçak sırtında yaşayanların, yani Batı sanat tarihinin dayattığı resmi sanatın yörüngesinde olmayanların yaptıklarını gerçek olarak algılamış Dubuffet. Gördüğümüz şeyleri bize tekrar kendi yorumlarını katarak gösteren artistlerin işleri hiç mi hiç ilgisini çekmemiş, olanın yeniden var edilmesini veya hiç var olmayanın bize sunulmasını heyecan verici bulmuş. Sanatın yönteminin falcılığa yaklaşmasının gerekliliğinden bahsetmiş. Ona göre delilik, cinsellik ve sarhoşluk sanatın en önemli, en gerçek bileşenleri. Yaratıcılığın delilikle beslendiğine en ufak bir şüphesi olmayan Dubuffet, neyle olursa olsun zehirlenme olmadan sanat yapılabileceğine inanmıyor ve sanatı insanoğlunun en tutkulu orgazmı olarak görüyor. Herkesin cinselliği yaşayışı farklı olacağı gibi, herkesin güzellik anlayışı da farklı.” 2

5- Evrensel İdea Tabakası
Kendi kendinin öncüsü olarak nitelenen, boya ve tuvalin yanı sıra kum, çakıl, kağıt hamuru, kurutulmuş otlar, çiçekler, ağaç kabukları tutkal gibi sıra dışı pek çok malzeme kullanarak çağdaş sanata yepyeni bir soluk getiren Jean Dubuffet 20. yüzyılda “Art Brut” (Ham Sanat) kavramının yaratıcılarından olmuştur ve yaratıcılığın sıfırıncı noktasından yola koyulduğunu söyleyip, deliliğin insan görüşünü zenginleştirdiğini savunmuştur.

“Fransız sanatçı Jean Dubuffet, pek çok gerçeküstücü sanatçının Amerika'ya kaçmasından sonra Fransa'da savaş sonrası dönemde 'irrasyonel'in, yani aklın ötesine uzanan bir tavrın dikkate değer son temsilcisi olarak nitelendiriliyor. İkinci Dünya Savaşı sonrasında gerçeküstücülerle bir tür ruh birliği içinde, tıpkı onlar gibi çocukların, akıl hastalarının resimlerine ve 'ilerlemeci Avrupa'nın kültürel değerleriyle kirlenmemiş' her türlü saf dışavuruma ilgi duyan Dubuffet, kendi sanatıyla olduğu kadar bu çerçevede oluşturduğu 'Art Brut' (Ham Sanat) koleksiyonuyla da tanındı.

1960'larda Paris'te bir müze çatısı altında bir araya getirilen bu koleksiyon, Dubuffet'nin yalnızca sanata değil, dünyaya bakış açısının da özü niteliğindeydi. Savaş sonrasında dünyanın saçma sapan bir pislik sahnesine dönüşmüş olduğu, Dubuffet'nin yaşadığı döneme ilişkin en önemli mesajlarından biriydi. Tasvip edilen yaşamın ve bu yaşantı içindeki karakterlerin maskelenmiş sahte güzellikleri ve albenilerini hiçe sayarak; akıl hastaları, sokakta yaşayan kimsesizler ve sıradan sayılıp hor görülen alt tabakaya ait insanları resimlerinde konu edinmesinin altında bu düşünce yatar. Maskeli güzellikler yerine, olabildiğince çıplak ve yalın, hayatın içinden “gerçek” karakterleri ve bunların sıra dışı güzelliklerini tercih etmiştir denilebilir.

Dubuffet'nin sanatında kural tanımaz biçimler, kömür, kum, toprak, bitki kökleri ya da kelebek kanatlarına değin farklı malzemelerle girişilen deneyler, bazen çamurumsu denebilecek kalın boya katmanlarının hâkim olduğu bir doku duygusunun yaratıldığı 'yaşayan' yüzeylerden oluşur. Çeşitli baskı tekniklerini araştırdığı soyut arayışlar, karikatürümsü insan ve hayvan betimlemelerine uzanan bir sanatsal üretim de söz konusuydu. Bunların da temelinde 'öteki'ne duyulan o bitmez tükenmez ilgi vardı.

Söz konusu bu 'öteki', Dubuffet'nin dağarcığında şöyle dile geliyordu: "Merdivenleri fırçalayan bir kızın bağıra bağıra söylediği bir şarkı, usta bir şarkıcıdan daha çok etkiler beni. Herkesin zevki kendine. Az ve öz olanı severim. Ayrıca çekirdek halde, iyice biçimlendirilmemiş, kusurlu, karma olanı severim. Ham elmasları, işlenmemiş halleriyle severim. Ve kusurlarıyla. ... Keyfilikle, değişkenlikle gelen mutluluğun tadını unuttuk mu? Kendimizi eğitmekten başka şey istemiyor muyuz artık? Bir o kadar haklı ve yerinde görülecek biçimde, en azından bir kez olsun, gerçeğin değil de değişen hatalarla aldatmacaların tarafına geçip, sarhoş dansçı rolünü üstlenemez miyiz?"3

Kahve Öğütücüsü adlı resim de Jean Dubuffet’nin bu görüşleri doğrultusunda yapılan bir resimdir. Kahveyi öğüten kadının güçlü ve sağlam bir formla bütün resme hakim olması, yüz ifadesinden yaptığı işe odaklandığını anlamamız Dubuffet’nin şu sözünü hatırlatmakta “Bir yüzü elma çizer gibi resmetmek mi, yo, hayır! Düşünce betimlemeye sıkı sıkıya bağlıdır ve kulakları resmediyorsam gürültüyü, dudakları resmediyorsam sözü ve dişler söz konusuysa yiyecekleri düşünürüm.”

Bir öncüydü Dubuffet daha ilk resimlerinden itibaren. Ama onun öncülüğünün 20. yüzyıl modernizminin kurucuları, Picasso’lar, Braque’ lar, Matisse’lerle bir yakınlığı yoktu. O kendi kendinin ve kendinden sonra gelecek kuşakların öncüsüydü. Jean Dubuffet, boya ve tuvalin yanı sıra kum, çakıl, kâğıt hamuru, kurutulmuş otlar, çiçekler, ağaç kabukları tutkal gibi sıra dışı pek çok malzeme kullanarak çağdaş sanata yepyeni bir soluk getiren bir sanatçıdır. II. Dünya Savaşı’nın karanlık günlerinden yola çıkarak önce Avrupa sonra da dünya resmine yepyeni bir soluk getiren Dubuffet, resim dilini belki de başka hiç bir sanatçının yapmadığı kadar değiştirdi ve yapıtlarıyla birkaç kuşak sanatçıyı etkiledi.

1 Cemal AKYÜZ ; Radikal Gazetesi ; 27/11/2005
2 Cemal AKYÜZ ; Radikal Gazetesi ; 27/11/2005
3 Ahu ANTMEN ; Radikal Gazetesi ; 16/11/2005
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
JEAN DUBUFFET - "THE COFFEE GRİNDER" (KAHVE ÖĞÜTÜC
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
GAZİ'DE İLKYAZ :: DERS NOTLARI :: SANAT ESERLERİ İNCELEME-
Buraya geçin: