kaderaltintasgazi
Mesaj Sayısı : 21 Kayıt tarihi : 22/10/09
| Konu: Biri Şatoda Biri Tekkede İki Kadın 29/10/2009, 14:10 | |
| Elif Şafak Biri şatoda, biri tekkede iki kadın 01.10.2009 17:17:53
| DÖRT ayrı şehirde düzenlenen edebiyat etkinlikleri için Fransa'dayım bu hafta. Leylekler sürüyle havada, ben yollarda, bir etkinlikten diğerine habire yolculuk halindeyiz. Uçak, tren, araba... Böyle zamanlarda eski göçebe günlerim geliyor aklıma. Evlilik ve annelik öncesi hallerim... Yerleşik olmadan önceki günlerim... Evim bavulumdu bir zamanlar. Uzaktan mektup yazmak en iyi bildiğim iletişim yoluydu. Aynı çatı altında iki kez uyumayan Kalenderi dervişlerine özenirdi bir yanım. Onlar gibi saçı sakalı, kaşı kirpiği kazıtamasam da dünya kazan olurdu, ben kepçe. Koskoca âlemde ufacık bir katre. Dolaşırdım kaçarcasına kendimden, çocukluğumun yalnızlığından. Kalmak zor gelirdi, gitmekse en kolayı. Ömrümün otuz altı yılını böyle yaşadım. İstesem de fazla değişemem. Bir yanım hep göçebe. Bir yanım hep firarda... Fransa'da gündüzler yoğun ve telaşlı geçiyor. İmza günleri, konuşmalar, söyleşiler. Akşamları el ayak çekildiğinde bir başka görünüyor dünya gözüme. Paris'in güneyinde, Grignan denilen yemyeşil bir yerde, tarihi bir şatoya bağlı küçük ve mütevazı ama bana göre unutulmaz bir otelde kalıyorum. Penceremden şatonun ihtişamını seyrediyorum. Burası Fransız tarihinin ünlü kadın karakterlerinden biriyle özdeşleşmiş: Madame Sevigne. 1626 senesinde doğmuş. 17. yüzyıl Fransa'sının bilgili ve zeki gözlemcilerinden. Eğitimli, akıllı, kendine güvenen. Ömrü boyunca şehir ve kır arasında mekik dokumuş. Her sene zamanının birazını Paris'te geçirmiş, birazını güneyde. Özleyip şehre geldiğinde oradaki insanların dırdırlarından, kemliklerinden sıkılıp tekrar kaçmış kırsala. Şatoya gittiğinde buradaki hayatın tekdüzeliğinden, renksizliğinden sıkılıp tekrar kaçmış şehre. Hayatı hep hareket halinde. Böyle bir kadın Madame Sevigne. Şatodaki çalışma odasından uzun uzun mektuplar yazmış sevdiklerine, bilhassa kızına. Tam otuz sene boyunca yazışmış uzaktaki dostlarıyla. Şimdi tarihçiler ve akademisyenler bu mektupları özenle okuyor ve bir dönemin tanıklıkları olarak görüyor.* * *Zihnimde Madame Sevigne için özel bir kutu açıyorum. Ve hemen yanına onun dönemdaşı, hemcinsi ve dengi olan Asiye Hatun'u yerleştiriyorum. 17. yüzyılda Üsküp'te yaşamış bir Osmanlı kadını Asiye Hatun. Ataerkil bir toplum, modernite öncesi dönem. Ama Asiye Hatun ne istediğini bilen bir kadın, samimi bir yürek ve eleştirel bir zihin taşıyor. O da tam otuz sene boyunca mektuplar yazıyor bağlı bulunduğu tarikatın şeyhine. İşin ilginç yanı, bir müddet sonra şeyhini beğenmeyip değiştirmek istiyor. Rüya mektupları kaleme alıyor Asiye Hatun. Rüyalarını anlatıyor mektuplarında ve tabirlerini talep ediyor, soru soran ve cevapları sorgulayan bir yaklaşımla. Cemal Kafadar'ın usta kaleminden müthiş bir kitap olarak piyasaya çıktı bu mektuplar, okurunu bekliyor. Fransız okurlar Madame Sevigne'yi iyi tanıyor. Gencinden yaşlısına herkes bana onun hakkında bir şeyler anlattı. Bu konuda pek çok kitap ve inceleme mevcut. Asiye Hatun ise ne yazık ki daha kenarda kalmış bir şahsiyet, keşfedilmeyi bekliyor. Hak ettiği ilgiyi görmeyi. Ve bizler... Türkiye'de yaşayan kitapseverler, romanseverler... Okuma listemizin Fransız kitapseverlerinkinden çok daha geniş ve kapsamlı olmaması için bir sebep yok. Mademki sentezler toplumuyuz, mademki bu muazzam bir kültürel ve toplumsal zenginliktir, hem Madame Sevigne'ye yer olabilir okumalarımızda, hem Asiye Hatun'a. Her iki kadını da araştırdığımızda, Batı'nın ve Doğu'nun bu iki yetenekli kadınını yan yana koyup karşılaştırdığımızda ve aynı samimi merakla kucakladığımızda bakış açımız belki daha da zenginleşecek. Ne Batılı okurların bildiği, ne Doğulu okurların gördüğü yeni açılar yakalayacağız. Madame Sevigne ve Asiye Hatun birbirlerini bilmeden, tanımadan, dolayısıyla anlayamadan yaşadılar. Bizimse Türkiye'nin kültürel köprüsünden bakıp her iki kadını da buluşturmak gibi bir avantajımız var... Tabii eğer kıymetini bilirsek. Elif Şafak-Habertürk | |
|