GAZİ'DE İLKYAZ Bu site Atilla İlkyaz'ın ''Gazi Üniversitesi - Mesleki Resim Yüksek Lisans Öğrencileri'' tarafından kurulmuştur, bir İLK'dir... |
|
| Yeni Dışavurumcu Sanat | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Yeni Dışavurumcu Sanat 29/5/2010, 23:17 | |
| Dışavurumcu sanat, gelişimini 1905 Die Brücke (Köprü) grubu ile başlatmış, 1912 Der Blave Reiter (Mavi Süvari), 1940’lı yıllarda Soyut Dışavurumculuk ve 1980’li yıllarda Yeni Dışavurumculuk olarak sürdürmüştür. 1960’larda Amerika’da başlayan öğrenci hareketleri, Almanya’nın bölünmesi ve Berlin Duvarı olgusu, post-modernizm, Yeni Dışavurumcu sanatçıların kişilik oluşumlarını ve sanatlarını etkilemiştir. “Yeni Dışavurumculuk” terimini ilk kez Amerikalı eleştirmen Hilton Kramer kullanmıştır. Yeni Dışavurumculuğun özünde; 1960-1980 sürecine damgasını vuran kavramsal temelli yaklaşımlara bir tür tepki olarak değerlendirebileceğimiz bir anlayış vardır: Yeniden resim, yeniden boya, yeniden figür, yeniden anlatı, yeniden tarih gibi bir dizi ‘geri dönüş’ ,hem modernist sanatın, hem kavramsalcı eğilimlerin dışladığı birçok geleneksel sanatsal unsurun yeniden sahiplenmesine yol açmıştır. Her ne kadar Yeni-Dışavurumcu kabul edilen bazı heykeller varsa da bu akım genelinde resim ile bağlantılıdır Yeni Dışavurumcu sanat belirli bir ülkenin veya bir kültürün sanatı olmamıştır. O nedenle bu üslubu kullanan sanatçılar da farklı ülke ve kültürlerde yetişmiştir. Yeni Dışavurumcu ressamlar, mensubu oldukları farklı ulusal/kültürel kimliklerin zaman zaman belirgin biçimde görünür hale geldiği bir sanatsal ifade benimsemişlerdir. Tüm bu sanatçıların ortak noktası, ‘dışavurumculuk’larından da anlaşılabileceği gibi, özellikle vurgulanan bireysellikleri ve öznellikleridir. Yeni Dışavurumcu resim, sanatçıların öznel fantezi dünyasını, anı kırıntılarını ve korkularını, tarihsel olguların bireysel algısını ve yorumunu içeren bir resimdir. Üslupsal bir özgürlüğün ifadesi olan Yeni Dışavurumcu resimde modernist resme hakim olan biçimsel kaygılar geri plana itilirken üslupsal özgürlükler ve öznel anlatılar ön plana geçmiştir. Birbirinden çok farklı birer imge dünyası yaratan Yeni Dışavurumcu ressamların temel ortak noktası, hepsinin figüratife olan eğilimidir. 1980’lerde doruk noktasını yaşayan resme yönelik ilginin temelinde, kimi eleştirmenlere göre “görsel ve duyusal olana yönelik müthiş bir özlem”in ifadesi vardır. 1960’lardan itibaren sanatta alternatif arayışların egemenliğine karşı resimsel uyanışı olumlu bulan çevreler, bu dönüşümü kavram ve zihinsellik yerine duygu ve ifadenin geri dönüşü olarak değerlendirmiştir. Amerikalı eleştirmen Hilton Kramer’in (1928- ), “resim sanatına yönelik müthiş bir açlık” olarak gördüğü bu ilginin temelinde, 1970’li yılların ekonomik durgunluğundan sonra 1980’lerde yaşanan ekonomik canlanmanın ve sanatın önemli bir yatırım aracı olarak değerlendirilmeye başlanmasının etkileri de vardır. Almanya’da Yeni Dışavurumculuk Almanya’da zaman zaman “Yeni Fovizm” olarak adlandırılan ve 20. Yüzyılın ilk yarısında etkili olmuş Alman Dışavurumculuğu ile ilişkilendirilen Yeni Dışavurumculuk, Georg Baselitz, Anselm Kiefer, Jorg Immendorf, Markus Lüpertz gibi sanatçıların resimlerinde açıkça ortaya konduğu gibi, sanatçıların yaşadığı ortak ulusal geçmişten ve kültürel coğrafyadan beslenir. İkinci Dünya Savaşı’ndan beri Alman sanatında Alman kimliğine dair her türlü göstergenin reddine karşı özellikle tartışmalı olan çeşitli imgeleri, simgeleri ve çağrışımları harmanlayan Alman Yeni Dışavurumcuları, bir anlamda Joseph Beuys’un açtığı yolda, ama daha geleneksel bir mecra olan resim aracılığıyla, kendi geçmişleriyle hesaplaştıklarını düşündüren imgeler yaratmışlardır. 1938 yılında Deutschbaselitz’de doğan Hans-Georg Kern, Doğu Berlin’de başladığı eğitimine Batı Berlin Sanat Akademisi’nde devam etmiştir. Nazi mirasından dolayı yaralı Alman ressamlar geleneğine bağlı olan sanatçı doğduğu kente atıfta bulunarak adını Georg Baselitz olarak değiştirmiştir. 20. yüzyılın en önemli gravür ustalarından biri olan Baselitz, 1963 yılında Batı Berlin’de Werner ve Katz galerisinde sert karışık imgeli resimlerini sergiler. Bölünmüş bir kent olan ve kültürel öncülüğünü yeniden kazanarak Alman sanat merkezlerinin en önemlilerinden biri haline gelen Berlin’deki bu ilk kişisel sergisinde, sembolik olarak vücut bölümleri ve cinsel görüntüler içeren resimleri skandal yaratır ve polis tarafından kaldırılıp el konulur. İki yıl sonra resimlerini geri alır. 1938 yılında Deutschbaselitz’de doğan Hans-Georg Kern, Doğu Berlin’de başladığı eğitimine Batı Berlin Sanat Akademisi’nde devam etmiştir. Nazi mirasından dolayı yaralı Alman ressamlar geleneğine bağlı olan sanatçı doğduğu kente atıfta bulunarak adını Georg Baselitz olarak değiştirmiştir. 20. yüzyılın en önemli gravür ustalarından biri olan Baselitz, 1963 yılında Batı Berlin’de Werner ve Katz galerisinde sert karışık imgeli resimlerini sergiler. Bölünmüş bir kent olan ve kültürel öncülüğünü yeniden kazanarak Alman sanat merkezlerinin en önemlilerinden biri haline gelen Berlin’deki bu ilk kişisel sergisinde, sembolik olarak vücut bölümleri ve cinsel görüntüler içeren resimleri skandal yaratır ve polis tarafından kaldırılıp el konulur. İki yıl sonra resimlerini geri alır. 1950’lerin sonu ve 60’ların başında soyut sanatın karşısında durur ve onun yerine kökleri Art Brut’e ve zihinsel hastalıkları ele alan psikotik sanata dayanan kişisel, ifadeci figüratif sanatı getirmeyi amaçlar. 1969 yılından itibaren resimlerindeki imgeleri tepetaklak resmetmeye başlayan Baselitz, böylece dikkati konudan çok tuval yüzeyindeki ham, dışavurumcu enerjiye çekmeyi amaçlamıştır. Rakamlar, ağaçlar, evler, hayvanlar, insanlar vb. ters imgelerle seyirci arasında uzaklık oluşturur. Görmeye alışkın olunanın aksine baş aşağı görüntüler bir şeylere tepkinin sonucudur. Beklenene karşı bir tavırdır. georg baselitz ''herbert'' 1974 brücke korosu (detay) 1986 Rechts und Links Eine Kirche’, 1987 1970’de Basel Sanat Müzesi’nde çizim ve grafiklerinden oluşan ilk retrospektif sergisi düzenlenen Baselitz zamanla farklı tekniklerde işler üretir: desen, ahşap baskı, grafik, gravür, litografi gibi. 1979 yılından sonra büyük boyutlu tahta heykeller üzerinde çalışır. Venedik Bienali’nde Alman Pavyonu için hazırladığı “Bir Heykel için Model” adlı kışkırtıcı anıtsal ahşap heykeli Nazi selamını andıran kıvrık koldan dolayı oldukça tartışılır. 1983’den beri Batı Berlin’de profesör olarak görevine devam eden sanatçının Alman Ekspresyonistlerinden Köprü Grubu ve Munch kompozisyonlarının varyasyonları ve Hıristiyan ikonografisi ile ilgili konular üzerindeki çalışmaları sanatında önemli rol oynar. Yeniden canlandırma olan bu resimlerinde formun anıtsallığı ve yüzeyi daha belirginleşir. 1980’lerin sonlarından itibaren sanatı görkemli ve tarihsel yönünü kaybetmeden daha bir hüzünlü ve saydam olur. Geç Ortaçağ’daki büyük Alman altar heykellerini andıran 1989 tarihli 20 panoluk 45 en orijinal çalışmalarından biri olarak kabul edilir. Motiflerle bezenen her pano alçak kabartma şeklinde oyulur. Kazıma işlemi trajik bir özellik verir. Erken dönem konularındaki sert, acı çeken görüntüleri son on yıllık işlerinde hafiflik ve doğallık duygusuyla başarıya ulaşır Georg Baselitz, ’İsyankar’, 1965 Georg Baselitz, ‘Model fur eine Skulptur, 1979-80. Georg Baselitz, ‘Pace Piece’, 2003-2004. Georg Baselitz, ‘Dunklung Nachtung Amung Ding’, 2009. Georg Baselitz, ‘Modell war ein roter, 2008. Georg Baselitz, ‘Oberon’, 2005’ | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 30/5/2010, 16:19 | |
| Anselm Kiefer (1945-…) Alman Ressam ve Heykeltraş Hukuk eğitimi gören, ancak Horst Antes ve Joseph Beuys’tan sanat dersleri alan Kiefer, kavramsal sanat yaparak başladığı kariyerini ressam olarak sürdürmüş ve Alman Dışavurumcu resminin önde gelen temsilcileri arasında yer almıştır. Doğal malzemeler de kullandığı dev boyutlu anıtsal resimlerinde Almanya’nın eski tarihine ve Nazi dönemine ilişkin göndermelere yer veren Kiefer, oldukça karanlık ve karamsar bir dünya vizyonu sunan simgeci bir tarihsel anlatıya sahiptir. İlk kişisel sergisini 1973 de Köln’de açan sanatçı, Almanya’nın avant-garde sanatı tanıtan Dokumenta sergilerinde ünlenmiştir. Joseph Beuys ve Baselitz’i örnek alan Kiefer’in Alman tarihi ve kültürünü çok yönlü ve anlamlı biçimde konu alması her zaman çeliski yaratmıstır. Sanatçı olarak kendini gündeme tasımak, tarzı olmadıgı için, sanatının gizemini, polemikli yapısını korumuştur. Beuys’ un sanatından esinlenerek saman, asfalt, paslı demir, toprak, kurşun, çinko, hasır, kum, yaglı boya, pigment, kül, kendi çektigi fotografları ve agaç baskıları çok katmalı biçimde üst üste kullanmıştır. Oldukça büyük boyutlardaki resimlerinde, malzemelerini bu genis yüzeyde nerdeyse esit oranda dagıtması, boya kullanımındaki rahatlıgı ve yer yer damlatmaları, akıtmaları Soyut Dısavurumcu Jackson Pollock’u ve Allover (Tüm yüzey) anlayısını çagrıstırmaktadır. Anselm Kiefer, ‘Wayland’ın Sarkısı’ , 1982 Anselm Kiefer, ‘Sulamith’ , 1983 Anselm Kiefer, ‘Jericho Installation’, 2007 Alman Yeni Dışavurumculuğu’nun Markus Lüpertz, Rainer Fetting (1949- ), A.R.Penck (1930- ) gibi diğer önde gelen sanatçıları kendi özgün üslupsal yaklaşımları içinde yoğun, ham, hatta şiddetli bir dışavurumculuk sergilemiş, figüre yönelik resimlerinde primitif çağrışımlı öğelere yer vermiş, bu yönden 20.yüzyılın ilk yarısında Nazilerin “Dejenere Sanat” diye damgaladıkları Alman Dışavurumcularının mirasçısı oldukları gerekçesiyle zaman zaman “Yeni Vahşiler” olarak adlandırılmışlardır. | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 30/5/2010, 16:26 | |
| Markus Lüpertz (1941-…) Alman Ressam ve Heykeltraş Markus Lüpertz, ‘Untitled’, Markus Lüpertz, ‘Salieri’, 2009-2010. Markus Lüpertz, ‘Manner ohne Frauen’, 1994 Markus Lüpertz, ‘Junge Mit Taube’, 1992-1993. | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 30/5/2010, 16:41 | |
| Rainer Fetting (1949-…) Alman Ressam ve Heykeltraş Rainer Fetting, Traum blau rot, 1981. Rainer Fetting, Mondnacht, 1985. Rainer Fetting, Troy, 1986. | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 30/5/2010, 16:51 | |
| A. R. Penck (1939-…) Alman Ressam , Heykeltraş, Film Yapımcısı, Yazar ve Müzisyen. A. R. Penck, Der Daemon, 1982. A. R. Penck, Tskrie VI, 1984. A. R. Penck, Herab, 2001. | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 30/5/2010, 17:05 | |
| Jörg Immendorf (1945-2007) Alman Ressam ve Heykeltraş Jörg Immendorff, ’Cafe Deutschland Shake/Raise’ ,1984 Jörg Immendorff, Gyntiana-Geburt Zwiebelman, 1992. Jörg Immendorff, ‘T. Rakewell: Auf Mich”, 1996. Jörg Immendorff, Sürrealistiches Tribunal I”, 1998. Jörg Immendorff, ‘Untitled’, 2001. | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 30/5/2010, 17:28 | |
| İtalya’da Yeni Dışavurumculuk İtalya’da Yeni Dışavurumculuk, eleştirmen Achille Bonito Oliva’nın (1939- ) 1979 yılında Sandro Chia, Francesco Clemente, Enzo Cucchi ve Mimmo Paladino gibi bir grup genç İtalyan ressamını “Transavanguardia” adıyla anmaya, çalışmlarını desteklemeye başlamasıyla gelişmiştir. Avangard sanatın en ileri düzeyini nitelemek amacındaki “Transavanguardia” şemsiyesi altında toplanan ressamların ortak özelliği, figüratif resimlerinde kendi kişisel dünyalarını yansıtan imgelere yer vermeleridir. İtalya’da Arte Povera akımından sonra uluslararası düzeyde dikkat çeken bir diğer akım olan “Transavanguardia”, İtalya’nın üç büyük ‘C’si olarak gündeme gelen Chia, Clemente ve Cucchi’nin kariyerleri çevresinde patlamış ve sönmüştür. İtalya’nın yanı sıra Amerika’da ve Hindistan’da yaşayan ve yaşadığı tüm yerlerin birikimini simgesel öğelerle resimlerine yansıtan Francesco Clemente özellikle otoportreleriyle dikkat çekerken, kuşağının önde gelen İtalyan ressamı olarak nitelendirilen Sandro Chia büyük İtalyan ustalarının resimlerini mizahi bir bakışla yeniden ele alan resimleriyle tanınmıştır. Sandro Chia (1946-…) İtalyan Ressam ve Heykeltraş | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 30/5/2010, 17:43 | |
| Francesco Clemente (1952-…) İtalyan Ressam Clemente, sanatını Maniyerist etkilerin, psikolojik takıntıların üzerine inşa etmistir. Clemente, otoportreleri üzerinde insanlığın dramatik ruhsal durumlarını işaret edercesine, özellikle cinsellik, iki cinslilik ile ilgilenerek bireysel kimliği merkezileştirmektedir. Yapıtlarında tabuları yıkıcılık vardır. Sanatçı çalısma tarzı ve sanat felsefesiyle ilgili olarak şöyle demiştir; “Benim sanatçı olarak stratejim ve görüşüm parçalanmayı kabul etmektir ve ondan bir şeyler çıkarsa, ne gibi bir şeyin çıkacağını görmektir. Bu da teknikte, imgeleri ve araçları düzenlemediğim anlamındadır. Değerlerin herhangi bir hiyerarşisinde çalışırım. Benim için biri diğeri kadar iyidir (….). Her birinin değerine inanırım. Hiç birini kaybetmek istemem. Her biri eş zamanlı biçimde var olur.”1999 tarihli, ‘Makaslar ve Kelebekler'adlı çalısmasında, her zamanki bilmecemsi, egzotik temaları, seksüel imgeleri, insan ve hayvan formlarını ve onların arasındaki metamorfozlarla yer vermistir.Resimde, ilginç duruslarda üç kadın figürü vardır. Bu kadın figürleri, her çesit sanat isini esinleyen ve koruyan insan ve tanrıda yaratıcılık doguran tanrıçalar olan ‘Üç Güzeller’ (Kharit’ler)’e benzemektedir. Kıvrık bedenleri bir birine dolanmıstır. “Clemente, bütünlügü ve parçalanmayı, özgürlük ve sınırlılıgı bedende yasam ifadelerinin ikiliği olarak sunmustur” Francesco Clemente , ‘Makaslar ve Kelebekler’ 1999. Clemente, 1980 tarihli ‘İki Ressam’ adlı yapıtında eklektik sanat anlayışını sergilemistir. Resim dokuz küçük parçadan oluşmuş gibi görünmektedir, ancak geneli düşünüldüğünde ikiye ayrılmıştır. Altı parçadan oluşan büyük bölümde Naturalist tarzda bir manzara önünde beyaz tenli bir figür, Batı dışı sanatların içgüdüsel, saf anlatımı ve Gauguin’in tarzını anımsatan bir tarzda boyanmış manzaranın önünde kızıl- esmer tenli bir figür durmaktadır. Bu iki figür seyirciye dogru bakarken, karşılıklı hareketleriyle göz ve burun gibi delikleri işaret etmektedir. Clemente’nin yapıtlarındaki bu cinsellik ve bedensel delikler- göz, burun, ağız, kulak ve genital organlar-önemli ve belirgindir. Çünkü, onun için bunlar insan ruhunun ‘iş’ alanı ile, doğa, kültür ve ‘diğer’lerinin dış dünyası arasında kanal görevi taşımaktadır. Francesco Clemente ,’İki Ressam’ , 1980. Dramatik sahnelerde ironik portrelere kadar genis olan sanat anlayısında Clemente, izleyiciyi ürküten, sasırtan imgeler kullanmıs, konular seçmistir. İmgeleri Gerçeküstücülerle benzerlik tasısa da, Gerçeküstücü sanatın aksine Clemente hikayeci olmayan (non-narrative) amaçta figüratif imgeler kullanmıstır. Geleneksel anlamları açıklamak için görsel bir sözlük yaratmaya çalışmıştır. Crone’ye göre, bu yüzden hikaye anlatmaz, ama gerçeği sorgulayarak huzur kaçırır. Francesco Clemente ’Kendi portresi: Birinci’ , 1979. | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 30/5/2010, 17:55 | |
| Enzo Cucchi (1949-…) İtalyan Ressam İtalyan Transavanguardia ekolünün ve Yeni Dışavurumcu akımın önde gelen temsilcileri arasında yer alan Cucchi, manzara çağrışımlı soyut mekanlar içinde figürlere yer verdiği resimlerinde yerel geleneklerden ve efsanelerden beslenen simgeci bir ifade benimsemiştir. Enzo Cucchi, ‘Gizemli Nefes’ , 1983 Enzo Cucchi, ‘İşlenmemis Manzara’ , 1983 | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 30/5/2010, 18:33 | |
| Mimmo Paladino (1948-…) İtalyan Ressam ve Heykeltraş Mimmo Paladino, ‘Uccello’, 1984. Mimmo Paladino, ‘Introibo ad altare dei, 1984. Mimmo Paladino, ‘Ellpodbomool’, 1894. Mimmo Paladino, ‘Atlantico Series, 1987. Mimmo Paladino, Terra Tonda Africana A, 1986. Mimmo Paladino, Terra Tonda Africana D, 1986. Mimmo Paladino, Terra Tonda Africana E, 1986. Mimmo Paladino, Mathematica (portfolio of 6), 2000. Mimmo Paladino, Untitled, 2005. Mimmo Paladino, ‘Quatro Marziano’, 1979-1980. | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 30/5/2010, 18:34 | |
| Amerika’da Yeni Dışavurumculuk Yeni Dışavurumculuk, Avrupa’da olduğu kadar Amerika’da da 1980’lerin egemen sanatsal üslubu olarak döneme damgasını vurmuştur. Amerikan Yeni Dışavurumcuları’nın tavrını en iyi özetleyen, Anselm Kiefer’in “Avrupa’nın tarihi, Amerika’nın medyası vardır… Amerikan sanatı hep kitle kültürüyle olmuştur” şeklindeki yorumudur. Gerçekten de Amerika’nın Yeni Dışavurumcuları olarak gündeme gelen sanatçıların pek çoğunun ortak noktası, her türlü kültürel kaynağı genel bir potada eriten kitle kültürünün bir yansımasını oluşturmalarıdır. Bu çerçevede gündeme gelen Eric Fischl, yaşamının zaman zaman sinemaya, televizyon dizilerine ve popüler tartışma programlarına yansıyan yüzüyle Amerikan banliyö yaşamını konu almış ve 1980’lerde Schnabel ve Salle ile birlikte Amerikan sanat ortamının en çok dikkatini çeken genç ressamları arasında yer almıştır. Fischl, Pop Sanat’ın renkli imgelerle yansıttığı Amerikan tüketim kültürünün öteki yüzünü, “Amerikan rüyası”nın gerçek görüntüsünü gözler önüne sermiştir. Julian Schnabel (1951-…) Amerikalı Ressam Amerikan Yeni Dışavurumculuğu’nun en çok dikkat çeken ismi Julian Schnabel’dir. Resimlerine yapıştırdığı kırık tabaklarla kendine özgü bir üslup geliştiren Schnabel, 1979 yılında New York’un ünlü galerilerinden Mary Boone Galerisi’nde açtığı sergisinde adeta yeni bir Pollock olarak gündeme gelmiştir. Schnabel’in resimlerinde kullandığı gündelik hayattan malzemenin yarattığı dokusal özellikler kadar, sanat tarihinden öğelerle popüler kültür öğelerini harmanlaması , tarihsel/kültürel kaynaklar arasında herhangi bir hiyerarşi gözetmemesi özellikle dikkat çekmiş, hatta Amerikan Yeni Dışavurumculuğu’nun birini oluşturmuştur. Schnabel’in resimlerinde tüm bu öğeler kendi kişisel tarihinin bir parçası olarak yer bulmuş, böylece öznel bir belleğin yansımaları olarak imgelere dönüşmüştür. “Resimlerimde kullandığım bir öğe sanat tarihindenmiş, sıradan bir desen defterindenmiş ya da ne olduğu belirsiz bir şekilmiş, harfmiş…hiç fark etmez, alıntı yaparken benim için aralarında hiyerarşik bir ilişki yoktur” diyen Schnabel’in tavrı, aynı dönemin bir diğer Yeni Dışavurumcusu olarak gündeme gelen David Salle’nin resimleri için de geçerli olmuştur. Sanatçı, resimlerinde dışavurumcu imgeler, çok serbest boya vuruşları ve renk dokuları kullanan sanatçı estetik renk uyumu ve planlanmamış bir kompozisyon dengesiyle ilgilenmektedir. Bazı resimlerinde kırık porselen parçaları yada farklı nesneler yapıştırarak üç boyutlu bir kabartma etkisi de yaratır. Julian Schnabel, ‘Mele’ , 1987, Ahsap Ü.K.T | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 31/5/2010, 22:57 | |
| Eric Fischl (1948-…) Amerikalı Ressam ve Heykeltraş Arizona Devlet Üniversitesi ve California Sanat Enstitüsü’nde eğitim gören Fischl, Amerikan banliyösündeki kültürel yapıyı ve gündelik yaşamı ele alan resimleriyle tanınmıştır. Bazı resimlerinde ensest, röntgencilik, ilk gençlik döneminde cinsellik gibi konulara değinen Fischl, adeta fotografik bir üslup kullandığı resimlerinden yansıyan derin yalnızlık duygusu nedeniyle ‘çağdaş bir Edward Hopper’ olarak nitelendirilmiştir. Eric Fischl, ‘Kötü Çocuk’, 1981 Eric Fischl, ‘Daddy’s Girl’, 1984. Eric Fischl, ‘Dog Days, 1983. Eric Fischl, The Exchange, 2009.. Eric Fischl, Ten Breaths: Samatarian, 2007. Eric Fischl, Ten Breaths: Congress of Wits, 2007-2008 | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 31/5/2010, 23:26 | |
| David Salle (1952-…) Amerikalı Ressam Schnabel’in resimsel anlamda dışavurumcu tavrını paylaşmamakla birlikte Salle de farklı kültürel kaynaklar arasında bir ayrım yapmamış; genelde fotoğraftan çalıştığı resimlerinde birbirinden kopuk öğelerin bir araya geldiği imgeler yaratmış, hatta resimlerinin günümüzün ‘zapping’ deneyimine benzer bir imgeler silsilesinden oluştuğu söylenmiştir. Sanatsal özgünlüğün, sanatçının yarattığı değil, seçtiği imgelerde olduğuna inanan, böylece Marcel Duchamp’ın ve 1960 sonrası yeni avangardların kavramsal yaklaşımını benimseyen bir ressam olduğunu ortaya koymuştur. David Salle, ‘Saltimbanques’, 1986 David Salle, ‘Untitled’^, 1980. David Salle, ‘Canfield Hatfield II’, 1989 David Salle, ‘Sweetness’, 2001-2002. David Salle, ‘Mr. Lucky, 1998. | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 1/6/2010, 00:00 | |
| Dünya ile Eşzamanlı Olarak Türkiye’de Yeni Dışavurumculuk20.yy sonuna doğru karşımıza çıkan Yeni Dışavurumculuk akımı, Batılı anlamda yüz yılı aşkın bir geçmişi olan Türk Resim Sanatı’nda da önemli bir yer tutmakta ve batı ile eş zamanlı olarak görülmektedir. Batıda birçok ülkede aynı anda görülen ve uluslararası ortak bir sanat tavrını ortaya koyan bu akıma Türk sanatçılarının katılımı;Batılı örneklerinin etkisinden çok kişiliklerinin dışavurumcu nitelikleri ve sanatsal gelişimleriyle birlikte, 1970’li yıllardaki sosyo-politik baskıların yarattığı içe dönüklük ve son on yılda da toplumda gençliğin bireyselliğini kanıtlama çabası ile meydana gelmiştir. Varoluş sorununa ve simgesel anlatıma yönelen bireysel yaklaşımlar; özgün biçimlendirmeler ve güçlü renklerle, biçem çeşitliliği yaratılmış, resim sanatına yeni bir dinamizm getirmiştir. 1980’li yıllarda ülkemizde etkin olarak yaşanan ve hala da önemli akımlardan biri olmayı sürdüren Yeni Dışavurumculuk akımının kabulünde, uygulamasında ve sürekliliğinde etkin olarak rol oynayan iki kuşak vardır biri 60’lı ve 80’li yıllar arasında sergileri ve çalışmalarıyla etkin olan kuşak, diğeri de başını Bedri Baykam’ın başını çektiği sanatçıların oluşturduğu ikinci kuşaktır. Bedri Baykam (1957-…) Türk Ressam Yeni Dışavurumculuk akımının öncülerinden olan ve ayrıca yaptığı multi-medya enstalasyonları (Livart) ve kolajli siyasi sanat eserleriyle de tanınan Baykam, sürekli kabuk değiştirmeyi seven bir sanatçı. 80’li yıllarda bu akımın dünyayla birlikte ülkemizde de başat bir seyir izlemesinde ve gelişiminde önemli bir fonksiyon üstlenmiştir. Bedri Baykam, çok küçük yaşlarda resme başlayıp, çalışmalarıyla tanınsa da kendini ifade eden sanat yorumunu Yeni Dışavurumculukla daha da anlamlandırmıştır. Yeni Dışavurumculuk, Baykam’a göre, farklı ülkelerde aşağı yukarı aynı yıllarda ortaya çıkmış olmasına bakılırsa, belirli bir grubun başlattığı bir akım değil, 1980’li yılların müziği, esin kaynakları ve yaşam tarzıyla ilgili toplumsal bir olgudur. Bu da kendini boyayı, figürü ve şekilleri alabildiğince serbest kullanmak olarak göstermiştir. Bedri Baykam, insanla yaşam arasındaki çelişkiyi, özellikle kadının içsel gerçeklerini, kadın erotizmini bilinçaltı verilerine dayalı olarak ve varoluşçu bir yaklaşımla ele aldığı yapıtlarında, fotoğraf, yazılı metinler kullanarak, soyut-somut karşıtlığında ve simgeler çokluğu ile boya akıtma-sepme, kolaj-dekolaj teknikleriyle zengin imgeler kümesi oluşturmaktadır. Bedri Baykam, ‘Elimden Geleni Yapıyorum’ , 1986 Boş bir tuale yazdığı ve bir anda sanatçının logosu olup çıkan, daha sonra pek çok çalışmasında, tual veya ipek zemin üzerinde yinelenen "This Has Been Done Before”, sanatçıların her şeyin "daha önce yapıldığı" bir arenada orijinal olmak, orijinal kalmak adına kesintisiz bir savaş verdiği bütün bir post-modern dönemi özetler. Aynı zamanda eleştirmenlerin bu dünyaca ünlü sözünü onlardan önce söyleyerek onları silahsız bırakmış olur! Baykam bu ünlü graffiti yapıtı için şöyle der: "Bu yapıt Marcel Duchamp imzalı olsaydı, onun en ünlü yapıtı olurdu. Benim bir yapıtım olduğu için, yine bir o kadar ünlü olacak ama azcık daha sabretmesi gerekecek, mesela bir 80 veya 120 yıl kadar". Bedri Baykam, ‘Fahişenin Odası’ , 1981 | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 1/6/2010, 00:48 | |
| Atilla İlkyaz (1962-…) Türk Ressam Gazi Üniversitesi Resim-İş Bölümünden 1983 yılında mezun oldu. 1987 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde Yüksek Lisans Eğitimini tamamladı. Aynı kurumdan 1991 yılında sanatta yeterlilik derecesini aldı. 1988'de İtalya'dan, 1998'de Romanya'dan ve 2000 yılında da Macaristan'dan aldığı desteklerle bu ülkelerde sanat üzerine araştırmalar yaptı. Biri yurtdışında olmak üzere toplam on kişisel sergisi olan Atilla İlkyaz halen Gazi Üniversitesi Uygulamalı sanatlar Eğitimi Bölümünde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. 1992 yılında altı sanatçının katılımıyla kurulan ve tekil bir sanat anlayışını değil, disiplinlerarası bir çoğulcu yaklaşımı öngören “Hangar Sanat Oluşumu”nun kurucularındandır. Atilla İlkyaz, yaşadığı her dönemi kendi içinde değerlendirerek ve kendi iç dünyasıyla hesaplaşarak kendi simgelerini oluşturmaktadır. Geçmiş olaylara vurgu yapmak için değişik (yaşanmışlığı olan) sembolleri de kullanan İlkyaz; “hesaplaşma”, “beyaz”, “boşluk”, “şimdi haberler” ve “örgü” gibi resim serileriyle farklı resim yöntemlerini deneyerek sanatsal yaklaşımını ortaya koymaktadır. Kendi resimsel ufkunu genişletmek için yıkıp tekrar inşa etmeyi, hep keşfetmeyi hedeflemiştir. Kendi içinde yaşadığı içsel yoğunluğu, ekspresyonist bir tavırla çalışmalarına yansıtmıştır. Resimde yer alan renkler; düşsel bir dünyada en derin içsel duyguların anlatımına dönüşmüşlerdir. Böyle bir durumda fırçasına bulaşan lirik çizgiler bu noktada derinleşerek simgelerle, sembolleri ortaya çıkarmışlardır. Portreler, çamlar, öpüşen başlar ve postlar gibi konular, İlkyaz’ın fırçasının tuvaller ve kağıtlar üzerinde fırtınalar kopardığı bir dönemdir. Tuvallerinde yeni serüvenlere yelken açmak, araştırıp-incelemek boya ile sürekli denemeler yaparak simgeler yaratma yoluna gitmiştir. Atilla İlkyaz, “beyaz7, tuv.üz.y.boya ,10 x 20 cm ,1996 Atilla İlkyaz, “beyaz8”, tuv.üz.y.boya ,10 x 20 cm ,1996 Atilla İlkyaz, “beyaz9”, tuv.üz.y.boya ,10 x 20 cm ,1996 Atilla İlkyaz, 1994, hangar sergisinden, sorgu. Birçok sanat eseri incelendiğinde sanatçıların yaşadıkları olayları, sahip olduğu kültürel değerleri ve hepsinden öte benliklerini kendi yaşamından kesitleri sunarlar. Sanat akımlarındaki farklı isimlerle sanatın biçim dili sürekli değişse de bu olguyu her zaman gözlemlememiz mümkündür. İlkyaz’ın yaşam serüvenindeki olaylar farklılaştıkça resimsel simgeleri de kılık değiştirmektedir. Bazen resimsel konuları değişse de akıcı, devingen çizgi diliyle şiirsel yaklaşımının pek değişmediğini, heyecanla devam ettiğini görmekteyiz. İlkyaz’ın kendine özgü duyarlılıklarıyla sevincini ve acısını kendi sanat sorunsalı dışında, hiç bir kural ve ilkeye bağlı kalmadan sanatsal söylemini resmiyle paylaştığını söyleyebiliriz. | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 1/6/2010, 00:57 | |
| Yavuz Tanyeli (1950-…) Türk Ressam ve Heykeltıraş Yeni Dışavurumcu akımın ülkemizdeki bir diğer önemli siması da Yavuz Tanyelidir. 1978 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksek Okulundan mezun olmuştur. Büyük şehrin havasından, karmaşık yaşamından kaçan sanatçı Bodruma yerleşmiş, burada Doğanın saf renklerini İstanbul’da bulamadığı ışığı ve denizi aramaya çalışmıştır. Ayrıca bozulmamış saf insanı da arar. Sanatçı, resminin özünü, Doğu kültürüne dayandırır. Ona göre içinde doğup büyüdüğümüz bu kültür son derece özgündür ve bitmez tükenmez bir zenginliğe sahiptir. Onun resimlerinde arkaik dönem tiplemeleri vardır. Tanyeli, eski Anadolu medeniyetlerinin sanatını, İslamiyet gelmeden önceki konumundan alır günümüze getirir, o eski kalan, kesintiye uğramış, yarım kalan bir sanatın izlerini sürmektedir, tabi kendi yorumu ve çağdaş kişiliğiyle. | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 1/6/2010, 12:48 | |
| İrfan Önürmen (1958-…) Türk Ressam Son dönem Yeni dışavurumcu sanatçılarımızdan İrfan Önürmen’in resimlerinde ‘hayat’ bütün hızı, şiddeti ve paramparçalığıyla, bütün gürültüsüyle, acısı ve neşesiyle, bütün siyahları, beyazları ve gri alanlarıyla izleyicinin yüzüne çarpıyor. Resim yapmaya başladığı ilk günlerden itibaren gazete ve dergilerden kestiği fotoğrafları biriktiren sanatçı, böylece zamanın katmanlarıyla ördüğü bir görsel dünya yaratıyor. İrfan Önürmen’in bir çok teknikte yaptığı resimlerinde ( yağlı boya, kolaj, suluboya, mürekkep v.b.) bireysel figürler ön plana çıkar. İrfan Önürmen’in çalışmaları figür çıkışlı ve bölümler halinde farklı tip çalışmalar gibi görünse de aslında tümünde ortak bir yan vardır ki genelde sıradan, sadece kendi çevresinde bilindik insanları önce etiketleriyle, sonrada iç manzaralarıyla resmetmesine rağmen en önemli ortak yan hemen hemen tümünün yüzlerinin silik olmasıdır ki bu onları kişiliksizleştirmeden ziyade çok kişilik kazandırma gayesidir. Çünkü bu figürlere bakan her izleyici onlarda kendi çevresinden birilerini görebilecektir. Önürmen, cinsel içerikli resimleri için; “…pornografik çıkışlı olmasına rağmen ruhi ve cinsel sömürü değil, müstehcen bir şekilde tahrik edici yanı ile gündelik yaşamlar, sıradanlıklar, alışkanlıklar, tedirginlikler, sevinçler, bazen de traji-komik ilişkiler ile cinselliği ele aldım. Çıplaklığın incinebilir, kırılgan yanı, asabi zevki ve kışkırtıcılığı…işte bu resimleri boyamam için birkaç neden.” diyor. | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 1/6/2010, 13:10 | |
| Hale Arpacıoğlu (1958-…) Türk Ressamİzmir'de dogdu, Amerika Birleşik Devletler'inde bilgisayar ve İtalya'da güzel sanatlar egitimi aldı. 1981-1998 yılları arasında, Alman ekspresyonizmine yakın bir anlayışla, kendi özgün dünyasında bulmayı başardıgı, kendine özgü bir ekspresif ve dilsel çözüm içeren resimler yaptı. Yeni Dışavurumculuğun önemli kadın sanatçılarından biri olan Hale Arpacıoğlu, dışavurumcu ve gerçeküstücü bir ressamdır. Çarpıcı renk ve çizgilerle kadın figürleri çizen Arpacıoğlu, Bacon ve De Kooning’den etkilenir. Resimlerini gevşekçe çevreleyen kalın dış çizgisi ile Georges Rounault’u anımsatır. 80’li yıllarda Yeni Dışavurumculuk kapsamında ürettiği resimlerindeki gövde görüntüleri, toplumsal gerçeklikten uzaklaşıp insanın iç dünyasının, dışavurumuna yönelmiştir; bu gövdelerde şiddetli biçim bozmaları yada parçalanma söz konusudur ve ruhun alegorisi olarak gövdeyi kullanır. Hale Arpacıoğlu, kadının içsel yaşamını, yoğun renk alanları, kalın atak çizgiler ve dinamik bir yapı olarak resimlerine işlemiştir. | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 1/6/2010, 13:33 | |
| | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 1/6/2010, 14:12 | |
| | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 1/6/2010, 14:18 | |
| Muharrem Pire (1944-…..) Türk Ressam Kepirtepe İlköğretim Okulunda Selahattin Taran'ın, İstanbul Çapa Öğretmen Okulu Resim Semineri'nde İlhami Demirci'nin öğrencisi oldu. 1965'te GEE Resim-İş Bölümünü bitirdi. Öğretmen okullarında beş yıl kadar resim öğretmenliği yaptı. Daha sonra serbest sanatçı olarak çalışmalarını Ankara'da sürdürdü. Duvar dekoru (bakır, alçı, beton, rölyef uygulamaları), reklam grafiği, yayıncılık, tiyatro dekoratörlüğü, tiyatro afişleri gibi değişik alanlarda çalıştı. Sanatçı, doğadaki değişkenliği ve dinamizmi, diyalektik bir görüş açısından irdelediği ve kendine özgü yorumlar ürettiği resimlerinde renkçi bir anlayışı benimsemiştir. Resimlerinde yoğun bir biçimde at figürlerine yer veren Pire, “Benim bütün çalışmalarımda atlar vardır ama bu resim problemleri açısından hiç yer tutmuyor. Bunlar sadece kavramsal boyutlarda yer tutuyor. Resmin bir kendine ait, birde başka alanlara ait dilleri var. Edebiyat alanı oldukça ağırlıklıdır resim dili içinde” demiştir, Eskişehir Anadolu Üniversitesi’ndeki bir söyleşide… | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 1/6/2010, 14:28 | |
| | |
| | | mervish
Mesaj Sayısı : 86 Yaş : 36 Kayıt tarihi : 24/10/09
| Konu: Geri: Yeni Dışavurumcu Sanat 1/6/2010, 14:28 | |
| KAYNAKÇA ANTMEN, Ahu., 2008, “20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar”, Sel Yayıncılık:339 Sanat Kitapları:01, İstanbul. BUDAK, Alparslan., 2006, “Türk Resminde Yeni Dışavurumculuk”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, T.C. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Anasanat Dalı, Erzurum. DÜVENCİ, Ebru Ertürk., 2005,” Yeni Dışavurumcu Resimde Dramatik Etkiler ve Uygulamalar”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, T.C. Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Anasanat Dalı, Mersin. LITTLE, Stephen., 2008, “…izmler”, YEM Yayınları. YILMAZ, Mehmet., 2006, “Modernizmden Postmodernizme Sanat”, Ütopya Yayınları:127, Ankara URL KAYNAKÇASI http://www.bedribaykam.comhttp://www.artnet.comhttp://my.opera.com/atillailkyaz/blog/show.dml/2976531 | |
| | | | Yeni Dışavurumcu Sanat | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|